17 Ocak 2013 Perşembe

Mehmet Ali Birand öldü.Çok özel biri değildi benim için ama hayatın içindendi ve ölümüyle bir şeyler öğretti.
Yeni akit ruhu yansıdı pek çok yüze.Öyle pis,öyle sevimsiz...Türkan Saylan'ın,Meral Okay'ın ,İlhan Selçuk'un ,Neşet Ertaş'ın ardından küfrettiğimiz o ruh! Nasıl siniyor içinize? Ne anlatıyorsunuz siz ?
İnsanları sevmiyorsunuz siz.Kendinizi de sevmiyorsunuz.Düşünmeyi sevmiyorsunuz.Boş konuşmayı seviyorsunuz yalnızca.Sürü olmayı...
Ölüm karşısında nasıl bir insanın içi ürpermez?
Hayatı ona göre yaşamak lazım,tamam...siz nasıl yaşıyorsunuz hayatı? Ne farkınız var nefret ettiklerinizden?

14 Ocak 2013 Pazartesi

annem
en çok kızdığım...en çok söylendiğim....en çok küstüğüm (çocuk gibi)...en çok savaşmak zorunda kaldığım...ama her şeyin ötesinde en çok güldüğüm,karnım ağrıyana kadar kahkaha attığım...en büyük şansım!

5 Ocak 2013 Cumartesi

yıllarca soluğunu dinlediğin,en güzel uykunun ortasında uyanıp nefes alıyor mu diye dikkat kesildiğin bir insanın ölümünü ensende hissettiğinde dünya tersine dönüyor.dönüyor aynı hızla ama ters işte.ölüm tuhaf bir şey.aynı anda tüm duyguları görmek bir bakışta...yaşamla ölüm arasında kalmak...ensende bir soğuk nefes...(korkuyu tüm hücrelerinde hissermek)hiç bir şey yapamamak...o mesafe! "kendini rahat bırak,sıkma" dersin. sonra.bir sabah gözünü yeni güne açar açmaz o gelir aklına."bırakma kendini" desen ne değişirdi? denir miydi? "az daha kal,az daha acı çek" ? 

neyi unutup neyi hatırlayacağın elinde elbette.gücün neye yetiyorsa oraya kadar gidersin.herkesin kendi uçurumu var.atlasak,bir adım daha atsak uçacağız belki...uçmaktan korkmaz zaten insan.inişten korkar.

içime saklandıkça kayboluyorum.yine de sınırları belli bir kayboluş bu.

sınırsızlık...sonsuzluk....yok öyle bir şey ama öylesine yaşanacak kadar da sıradan bir şey değil hayat.bir tebessüm bırakmalı yüzünde.belki giderken bir damla gözyaşı,gittiğin için.o bile güzel.hakkını vererek yaşamak!